Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen etkinlikte alanının önemli bilim insanlarının katılımıyla enerji dönüşümünün yükselen değeri hidrojenin önemi ve ülkemize katacağı değer konuşuldu.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesine dâhil edilen 22 yükseköğretim kurumdan biri olan Bartın Üniversitesi (BARÜ), geleceğimize değer katma hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Bu vizyon çerçevesinde BARÜ, dünyanın ortak gündemi olan “iklim değişikliği” ve “sürdürülebilirlik” kavramlarıyla daha da önem kazanan hidrojen konusunun ele alındığı panel ve çalıştaya ev sahipliği yaptı. Kutlubey Yerleşkesi Kütüphane Konferans Salonunda düzenlenen etkinlikte enerji alanında yaptıkları bilimsel çalışmalarla öne çıkmış sayılı araştırmacılar konuşmacı olarak yer aldı.
“Türkiye’nin hidrojen alanında öne çıkacağına inanıyorum”
“Hidrojen Teknolojilerinde Sektörel İhtiyaçlar” başlığıyla gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmasını yapan BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, ulaşımdan sanayiye, yenilenebilir enerji entegrasyonundan yeşil kimyaya kadar birçok alanda hidrojenin kullanıldığına dikkat çekti.
Rektör Uzun, “Bu alanda her geçen gün yeni gelişmeler yaşanmaya devam ederken, yaşanan değişimler Hidrojen Ekonomisine geçişi de hızlandırmaktadır. Sürdürülebilir enerji geleceğine katkısıyla birlikte hidrojenin ülkemizin ekonomik kalkınması ve 2053 net sıfır karbon emisyonu hedeflerine giden yolda ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Ülkemizin hidrojen alanında hem üretme hem de teknoloji geliştiricisi olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum. Bartın Üniversitesi olarak gayret gösteriyor, bulunduğumuz yerden başlayarak ortak geleceğimize katkı sunmayı hedefliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Dinçer: Enerjide hidrojen oyun değiştirici olabilecek
Rektör Uzun’un başkanlığında gerçekleştirilen ilk oturumda Ontario Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Dinçer “Hidrojen Çağına Giriş: Sıkıntılar ve Fırsatlar” adlı sunumunu yaptı. Türkiye’de ve yurt dışında hidrojen alanında yaptığı çalışmalar üzerinden sunumunu örneklendiren Dinçer, “Hidrokarbon çağının sona erdiği, hidrojen çağının başladığı bir döneme girdik. İklim değişikliğiyle birlikte çevreci çözümlerin tartışıldığı ve verimliliğin ön plana çıktığı günümüzde bu dönüşüm gittikçe hızlanmaktadır. Yakıt, enerji taşıyıcısı ya da ham madde olarak kullanılabilen hidrojen alanıyla ilgili teknolojiler geliştirmek, alt yapı imkânlarını artırmak ve nitelikli insan kaynağını yetiştirmemiz bizi öne çıkaracaktır” diye konuştu.
Prof. Dr. Midilli: Türkiye hidrojen alanında önemli bir potansiyele sahip
“Atıktan Hidrojene Yeni Teknolojiler ve Eğilimler” başlıklı konuşmasını yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Midilli ise “İyi bir gelecek inşa etmemizin yolu ekonomi, enerji, tarım ve çevrenin de aralarında olduğu sürdürülebilir bir yapıdan geçmektedir. Bütün bunları sağladığımızda sosyal sürdürülebilirliğimizi de inşa etmiş olacağız. Birbirine bağlı olan bu halkalarda hidrojene hem bizim hem de dünyanın ihtiyacı var. Ülkemizde bu alandaki potansiyelin iyi değerlendirmesi durumunda dünya enerji politikalarına yön vereceğine inanıyorum” diye konuştu.
Prof. Dr. Midilli, gelecekte atıkların bertaraf edilerek hidrojene dönüştürülmesinde plazma gazlaştırma sistemlerinin önemli bir role sahip olacağını da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Zahmakıran: Hidrojen enerjisinin ucuzlaması ve yaygınlaşması gerekiyor
BARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zahmakıran “Sıvı Hidrojen Depolayıcı Olarak Formik Asit” adlı sunumunda hidrojenin üretilmesi, depolanması, taşınması ve son kullanımı konularında bilgiler verdi. Hidrojen kullanımının karbonsuzlaşma hedeflerindeki rolüne de değinen Zahmakıran, “Hidrojen, bir yakıt olarak kullanıldığında karbon emisyonu olmaması ve yüksek yoğunluklu bir enerji taşıyıcı olması özelliklerinden dolayı karbonsuzlaşma hedeflerinde önemli rol oynamaktadır. Hidrojen ekonomisine geçilebilmesi için teknoloji, altyapı ve seri üretim gibi eşikleri aşmamız gerekiyor. Bu konuda dünyada olduğu gibi ülkemizde de umut verici çalışmalar yapılıyor” dedi.
Prof. Dr. Kocaarslan: Teknolojiye hâkim bir şekilde verimi artırabiliriz
Uzman sunumlarının ardından başlayan panelin oturum başkanlığını Prof. Dr. Adnan Midilli yaptı. Panelde ilk olarak söz alan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Kocaarslan, tedarik zincirleri üzerinden hangi teknolojilere ihtiyaç duyulacağı konusunda bilgiler verdi. Kocaarslan, “Teknolojiye hâkim olmadığımız zaman elinizde bulunan enerji üretim santrallerinin verimli ve doğru kullanılmadığı için maliyeti de artıyor. Bu nedenle enerji yoğunluğumuzu verimli enerji kullanımıyla dengeleyebiliriz. Sanayicilerimizi bu noktada teşvik etme yoluyla kurulum gücümüzü azaltarak hem bu alandaki yatırım ihtiyacını ve hem de karbon salınımını azaltabiliriz. Ayrıca Seyit Ömer, Orhaneli, Çatalağzı gibi termik santrallerimizi arz güvenliği nedeniyle devreden çıkaramayacağımızı da biliyoruz. İşte tamda bu noktada doğalgaza hidrojen katmakla birlikte kömürü hidrojen ya da amonyakla yakarak verimi artırıp, karbonmonoksit oranını azaltabiliriz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Gümüş: Hidrojeni kullanarak önemli kazanımlar elde edebiliriz
Panelde konuşan Bartın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Gümüş ise hidrojen depolaması konusunda yapılan çalışmalara değindi. Enerji geleceği noktasında açıklamalarda da bulunan Gümüş, “Hidrojen enerji konusunda adımlarımızı hızlı atmamız durumda öne geçeceğimizi biliyorum. Bu alanda atacağımız her adım bizi daha ileriye taşıyacaktır. Bartın ve içinde bulunduğumuz bölge fosil yakıtlarla öne çıkmaktadır. Kömürün yanı sıra Karadeniz’deki keşiflerin karaya ulaştığı nokta burası olmuştur. Özellikle doğalgaz ve hidrojenin hibrit olarak kullanılması durumda önemli kazanımlar elde edebiliriz” diye ifadeler kullandı.
Enerji alanında yapılan son çalışmalar ve yeni eğilimlerin aktarıldığı etkinlik karşılıklı soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.