Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsveç makamlarının cami önünde Kur’an-ı Kerim yakmak için yapılan başvuruya onay vermesini lanetleyerek, bunun din ve vicdan özgürlüğüne saldırı olduğunu belirtti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, memleketi Bartın’a gelerek vatandaşların ve partililerin Kurban Bayramı’nı kutladı. AK Parti İl Başkanlığında konuşan Bakan Tunç, 21 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çok önemli mesafeler aldıklarını belirterek, “21 yılda ülkemizi ekonomide 3-4 kat büyüttük. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla Türkiye’yi büyütürken elbette ki demokrasi çıtamızı da yükseltmenin gayreti içerisinde olduk” dedi.
“Temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri birer birer kaldırdık” diyen Tunç, “Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri birer birer kaldırdık. Adalette insan haklarında ve demokraside gerçekleştirdiğimiz reformlarla sessiz devrim sayılabilecek reformlara imza attık. Elbette ki bunlardan rahatsız olanlar oldu. Düşünce ve ifade özgürlüğünü teröre destek vermek olarak algılayanlar maalesef oldu, olmaya da devam ediyor.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün kapsamı hem bizim hukukumuzda, yasamız da hem de uluslararası belgelerde açıkça bellidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi altına imza attığımız sözleşmenin dokuzuncu maddesi din ve vicdan özgürlüğünü amiridir yine vicdan özgürlüğünün korunmasının amirdir ama maalesef bugün görüyoruz ki o sözleşmenin altına imza atan Avrupa ülkelerinden maalesef kötü uygulamaların olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Avrupa’da gerçekleşmiş olması yüz karasıdır”
İsveç makamlarının cami önünde Kur’an-ı Kerim yakmak için yapılan başvuruya onay vermesini lanetleyen Bakan Tunç, “İşte İsveç’te meydana gelen caminin önünde Kuran-ı Kerimi yakma olayını buradan Bartın’dan da lanetliyoruz. Bu din ve vicdan özgürlüğüne bir saldırıdır. Avrupa’da bunun gerçekleşmiş olması bir yüz karasıdır” diye konuştu.
“Vicdan özgürlüğüne yapılmış saldırı noktasında tedbir almak zorundadır”
Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin dokuzuncu maddesinin din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına aldığını aktaran Tunç, şunları söyledi:
“Bunun altına imza atan ülkeler yine vicdan özgürlüğüne yapılmış olan bir saldırı noktasında tedbir almak zorundadır ama maalesef İsveç’te bunun olmadığını görüyoruz. Hiçbir mahkeme kararı hukuka aykırılığı meşrulaştıramaz. Dolayısıyla İsveç makamlarından özellikle NATO zirvesi öncesi bunun için girişimlerin bu tür çirkinliklerin olmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz, bekliyoruz. Çünkü bu en temel insan hakkıdır ve bunu Türkiye olarak tepkimizi başta Dışişleri Bakanımız ve partimizin sözcüsü ve diğer yetkili bakanlarımız ortaya koydular.”
Aileyi tehdit eden sapkın akımlardan korumak için çalışmalar yaptıklarını kaydeden Tunç, “İnsanımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Eğitimde sağlığa, kültürden sosyal politikalara varıncaya kadar her alanda güçlü insan diyoruz. İnsanı güçlendireceğiz ki aile güçlü olsun. Aileyi tehdit eden sapkın akımlardan korumak için gerekli anayasal değişikliklere giriştik. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeni dönemde hem ailenin korunmasına yönelik hem de başörtüsüne özgürlük tanıyan, tanımlayan anayasa değişikliğini de inşallah bu dönemde başaracağız” şeklinde konuştu.
Hedeflerinin sivil bir anayasa oluşturmak olduğunu anlatan Tunç, “Çünkü bu milletimizin hakkı. 1982 anayasasıyla yönetiliyoruz. Bir darbe anayasasıyla yönetiliyoruz. Demokratik bir ülkeye bu elbette ki yakışmaz. Anayasamızda bugüne kadar reform sayılabilecek çok önemli değişiklikleri gerçekleştirdik. Başta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi en büyük demokratik reformdu. Milletimizin doğrudan doğruya yürütmeyi belirlediği, yasamanın yürütmenin yargının kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla uygulandığı bir yönetim sistemine geçtik. Cumhuriyetimizi güçlendiren bir yönetim sistemine geçtik” ifadelerine yer verdi.